Selin Aktepe
Dile döktüğüm zaman beni terkedip gidecek ya da bir şeyler eksik kalacak diye korktuğum bu hikayeyi nihayet yazıyorum.
Benim TTM ye ilk gidişim Tarlabaşı'na da ilk gidişimdi. Tarlabaşı'na yani bu şehirde gördüğüm en incitilmiş, en yalnız bırakılmış, en güzel, en ince, en hayat dolu, en haykıran kısacası en gerçek yere... Gerçeğin ön caddelerdeki yüksek binalar ve insan gözlerinin bu binalardan daha örtücü olan kaçışlarına rağmen yaşadığı, yaşayabildiği yere... Yokuşlarından inerken kendimi bir türlü yürür durumda tutamadığım, adımlarımın giderek hızlanarak koşmaya vardığı o yere...
TTM ye sadece gitmek bile benim için bir hikaye iken bir de orda olmak hikayelerim var tabi…
Ben TTM de etüt saatlerinde çocuklara destek oluyordum. Burada en çok hissettiğim şey Tarlabaşı’na gelene kadar hep kendimle meşgulken Tarlabaşı’na geldiğimde hele TTM’nin kapısından içeri girdiğimde içimin artık hep burayla ve buradaki çocuklarla dolu olmasının verdiği huzurdu.. Çocuklar öyle güzel, öyle cesur, öyle doğal sorular soruyorlardı ki tüm insanlar her şeyi bırakıp kendilerine sadece bu soruları sorsalar dünyadaki tüm anlaşmazlıklar çözülecekmiş gibi geliyordu bana… Ben çocuklara matematik öğretmeye çalışıyordum ama onlar bana o kadar çok şey düşündürüyor o kadar çok şey hatırlatıyorlardı ki… Bir de hiç unutmadığım bir sevgi sözcüğü duymuştum bir çocuktan, bana kendi dilinde “seni seviyorum ( ez j ite hez dikim)” demişti… TTM de çocuklarla olmak çok güzeldi ama güzel olan sadece bu değildi tabi… TTM benim hayatımda gerçekten hak temelli çalıştığını, gördüğü her haksızlığın karşısında bilgiyle ve cesurca durduğunu gördüğüm ve bu sayede de kendimi güvende hissettiğim nadir yerlerden biriydi… Tüm bunlar için TTM ye ve çocuklara teşekkür borçluyum…
TTM’nin çalışmalarına tekrar katılabilecek miyim bilmiyorum ancak mailler aracılığıyla haberdar olmaya çalışıyorum… Tüm kalbimle TTM nin hak temelli çalışmalarının devam etmesini diliyorum…
2017.