DUYURULAR

Parlayan Çocuklar'dan Yeni Seçilen Belediye Başkanlarına Çağrı: “Yüz yüze konuşmak istiyoruz!”

Parlayan Çocuklar'dan Yeni Seçilen Belediye Başkanlarına Çağrı: “Yüz yüze konuşmak istiyoruz!”

09.04.2019

Yerel Seçimler sonrası adaylara sesleniyoruz: BİZ ÇOCUKLARI DİNLEYİN!


Çocuk hakları teması çerçevesinde kendi haklarını, gündemlerini, ihtiyaçlarını konuşan Parlayan Çocuklar ekibinin bu haftaki konusu yerel seçimlerdi. Çocuklar, seçilen tüm Belediye başkanlarına çağrıda bulundu: “Yüz yüze konuşmak istiyoruz!” Genel olarak belediyelerde çocuk seslerine yer verilmemesi ve yönetimlerde kadınların az sayıda olması en büyük sorundu ama özellikle her seçim öncesi adayların sözler verip tutmaması en kızgın oldukları konulardan biri oldu.

“Yetişkinler seçim öncesi birçok konuda söz veriyorlar, ama başkan olduktan sonra hiç birini gerçekleştirmiyorlar. Onlara sözümüz, yapmayacakları şeyler hakkında konuşmasınlar. Bizi kandırmasınlar. Çünkü bizim güvenimiz sarsılıyor. Yetişkinlerin yalanlar söyleyerek başkan bile seçilebildiklerini görüyoruz ve insanları kandıranların başa geçmesini anlayamıyoruz. Bize yalan söylemenin iyi bir şey olduğunu öğretiyorlar, hiç hoşumuza gitmiyor.” Göreve başlayan başkanlara işleri yoğun olsa da çocuklar ile yüz yüze görüşmeler yapmayı unutmamalarını önerdiler. “Her çocuk belediye binasından içeri girmeye cesaret edemez ya da gelip görüşemez ama onlar mahallelere, sokaklara, okullara gelip bizi dinleyebilir, bizimle oyun oynayabilir, ihtiyaçlarımızı iletmemize ortam sağlayabilirler. Artık büyüdüler ve başkan oldular diye bizimle oyun oynamamazlık yapmasınlar, onlarla oyun oynadığımızda daha kolay konuşabiliyoruz ve kendimizi iyi hissediyoruz. Belediye başkanları çocukla çocuk olsun! Belediye başkanları küçükken az oyun oynadılarsa, oyuna doymadılarsa ya da içlerinde kaldıysa bizimle her zaman gelip oyun oynayabilirler, kapımız onlara her zaman açık!”

Ayrıca bu şehirde kendilerinin de yaşadığına ve belli ihtiyaçlarının olduğuna dikkat çeken çocuklar belediye başkanlarından özellikle yönetime başladıklarında şehirle, ilçe ile ilgili kararlarda onlara da danışmalarını istediler. “Her boş bulduklara yere bina yapıyorlar. Yıkılmak üzere olan, artık kullanılaz binaları da yıkıp hemen yenisini yapıyorlar ya da araba park ediyorlar ama bizim oyun alanımız yok. Ağaç çok az. Biz daha fazla park istiyoruz. Boş alanlara lütfen ağaç diksinler. Bize en yakın park bile o kadar uzak ki, ben gidemiyorum, kardeşimi götüremiyorum. Yaşlılar için de çocuklar için de park lazım. Hepimizin temiz sokaklarda yaşaması lazım. Lütfen sokakların kokmasına izin vermeyin, çöpler yeterince temizlenmiyor. Çoğu zaman çöpün içinde oyun oynuyoruz”

.


Beyoğlu sakinlerinden olan çocuklar ayrıca ilçeleriyle de ilgili önemli konulara değindiler:


“Beyoğlu’nda çok fazla tarihi bina var ve bu Beyoğlu’nun bir simgesi... Kim bilir bizden önce kimler kimler yaşamış, hepsinin ne çok anısı vardır. Ama tarihi binaları da yıkıyolar. Tarlabaşı’nda çok güzel evler vardı. Onları tamir edebilirler ama yıkıyorlar. Ayrıca sokaklar çok sıkışık ve yıkılmak üzere olan bina ile dolu. Korkuyoruz, çünkü içerden çoğu zaman yıkılma, dökülme sesleri geliyor. Bazı eski binalar yanıyor. İçerde yaşayan evsizler zarar görüyor. Bina parçaları dışarda biz oyun oynarken üstümüze düşer diye korkuyoruz, çok tehlikeli. Yanan evler için itfaiye hemen gelemiyor. Bu duruma da bir çözüm bulmaları lazım. En azından her sokakta bir yangın musluğu olabilir. Apartmanlarda yangın tüpü olabilir. Bir de hastaneler uzak olduğu için en azından mahallelerde muhtar gibi bir ilk yardım merkezleri olabilir. Böylece rahatsızlanan insanları hastaneye yetiştirene kadar ilk yardımı onlar yaparlar”

“Beyoğlu’nun bir diğer simgesi de İstiklal Caddesi. İstiklal Caddesi’ne banklar koysunlar. Yaşlılar ve çocuklar yorulunca oturup dinlensinler. O kalabalık insanı korkutuyor. Biz ya kaybolursak diye korkuyoruz. İstiklal Caddesi’ne destek kulübeleri, yardım telefonları ve haritalar koyabilirler. Etraftaki polisler çok fazla sayıda, ellerinde kocaman silahlarla dolaşıyorlar. Bu bizi çok korkutuyor. En azından polisler, sivil polis olsa... Hem biz güvende olduğumuzu biliriz hem de korkunç gözükmezler. İstiklal Caddesi’nde çok fazla alışveriş merkezi ve dükkan var. Annemiz babamız alışveriş yaparken bizim oyun oynayabileceğimiz yerler olsa ne güzel olur. Bir de İstiklal Caddesi’ne koşu ve bisiklet yolu da istiyoruz!”

Sanata ulaşımın çok pahalı ve uzak olduğundan yakınan çocuklar belediyelerden ücretsiz sanat kursları, ücretsiz sinema ve tiyatro gösterimleri, kütüphaneler, ücretsiz geziler ve müze ziyaretleri ve ücretsiz festivaller yapmalarını istediler: “Öğrencilerin öğrenci kartlarına belediye kültür sanat etkinlikleri için de bilet yüklemesi yapabilirler. Biz çocuklara fındık ve kuru üzüm dağıtsınlar, hikâye kitapları dağıtsınlar. Bazen okula tiyatro geliyor ama o bile 5 lira. Eğer yanında parası yoksa arkadaşımız izleyemiyor. Ailesi yoksul olan arkadaşlarımız dışarda kalıyor. Belediyeler zengin yoksul ayrımı yapmasın, tüm eğlencelere birlikte gidebilelim” Belediyelerin ayrıca kavga edenlerin barışmasına yardım için barış okulları ve çalıştıkları bölgedeki insanlara ulaşabilmeleri için gezici ekipler kurmalarını ve bu ekiplerin sokakları dolaşarak belli aralıklarda mahalleli ile konuşmalarını öneren çocuklar, özellikle her mahaleye Tarlabaşı Toplum Merkezi gibi merkezler kurmalarını önerdiler. “Tarlabaşı’nda burası var, ama ya diğer mahalleler? Böyle bir yerin her mahallede olması lazım ki herkes rahatlıkla gelebilsin. İnsanlar belediyeye gelmeye çekinirler ama burada hepimiz kendimizi rahat hissediyoruz. Ayrıca TTM’ye de yardım yapsınlar.”


Bakınız Parlayan Çocuklar Kimdir?